Düştüm
- Bahar Tamer
- 24 Mar
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Nis
Kimse fark etmedi. Kimse sormadı. Ama ben hissettim. Sanki içimde bir şey paramparça oldu, yere döküldü ve ben onu toplayamadım.
Sabah her zamanki gibi başladı. Aynı döngü. Kahvaltılar hazırlandı, çantalar kontrol edildi, “anne bu olmamış” diyen minik dudaklar, yetişmeyen saç örgüleri, geç kalınan okul servisi, ardından iş, sorumluluklar, e-mailler, projeler… Herkesin benden bir şeyler beklediği, benimse hiçbir şeye yetişemediğimi hissettiğim bir gün daha.
Ve akşam, bir noktada, bardağım taştı.
Kızım, tam da o an, bana dönüp o cümleyi söyledi:
“Beni hiç anlamıyorsun.”

Sadece üç kelime. Ama içimde yıllardır kanayan bir yaraya değdi. O an konuştu içimdeki "eleştirel ebeveyn" Tabii ki anlamıyorsun. Çünkü yeterince iyi bir anne değilsin! Yetersizsin! Başkaları olsa daha iyi yapardı! Neden hep ben suçlanıyorum? Neden kimse beni görmüyor? Hep mi eksik olacağım? diye devam etti "öfkeli çocuk" modum. Ve gözlerimden damlayan yaşlar içimdeki "incinmiş çocuk"a aitti. Sesi çok belli belirsiz bir şekilde; ben de anlaşılmak, ben de sevildiğimi hissetmek istiyorum... dedi.
O an fark ettim: O sadece benim kızım değildi. O an bana konuşan, yıllardır içinde “anlaşılmadığını” hisseden küçük bir çocuğun sesi de vardı.
"Kusurluluk Şeması" davul çalmaya başlamadı. İşte kanıtı! Ne kadar uğraşırsan uğraş, hep yetersizsin! O yüzden terk edileceksin, o yüzden kimse gerçekten seni sevmeyecek! )
Ama ben her şeyi yapıyorum! Onlar için gecemi gündüzüme katıyorum, onların en iyisini hak ettiğini düşünüyorum, ben… ben…
Öfkeli çocuk çekiştirdi bir yandan (Ben neden hiç yeterli olamıyorum?! Neden?! )
Derin bir nefes aldım.
Ve işte tam da burada, "Sağlıklı Yetişkin" devreye girdi.
"Sağlıklı Yetişkin" başladı konuşmaya. (Dur. Nefes al. Şimdi bana kulak ver. Sen yetersiz değilsin. Kusurlu değilsin. Annelik mükemmel olmak zorunda değil. Sen de hata yapabilirsin. Senin de tükenmeye, dinlenmeye, kendini sevmeye hakkın var. Kızın seni sevmiyor değil. O sadece görülmek, duyulmak, anlaşılmak istiyor. Tıpkı senin küçükken istediğin gibi… Ve sen onu anlıyorsun. Çünkü sen de bir zamanlar onun gibiydin. )
Düştüm.
Ama belki de, bu sefer düşüşüm bana bir şey anlatmaya çalışıyordu.
Şimdi anlıyorum ki, kendimi görmezden gelerek, içimdeki o incinmiş çocuğu susturarak, hep daha fazla vererek kendimi tükenmeye mahkûm etmişim. Ama artık biliyorum: Benim de elimden tutulmaya ihtiyacım var. Kendi elimden.
"Sağlıklı yetişkin" gözlerimin içine bakarak devam etti. (Bundan sonra kendine daha nazik olacaksın. Yetemediğin anlarda kendini ezmeyeceksin. Öfkeli ve incinmiş çocuklarını dinleyeceksin ama onların kontrolü ele almasına izin vermeyeceksin. Çünkü sen sadece acıdan ibaret değilsin. Sen güçlü, şefkatli, sevgi dolu bir ebeveynsin. Ve en önemlisi, yalnız değilsin. )
Bazen ebeveynler de düşer. Ama bu, hep yerde kalacakları anlamına gelmez.